Yazarların okuma alışkanlıkları okurun ilgisini çeken bir konu. Sevdiğim, sevmediğim, okuduğum, okumadığım tüm yazarların söyleşilerinde yazım, üretim aşamasına dair söylediklerini iştahla, ilgiyle okuyorum.
Kurmacabiyografiler, web günlüğüm olduğuna göre, yeri geldikçe buraya da not düşebilirim.
İşte yirmi beşincisi: Haruki Murakami
İşte yirmi beşincisi: Haruki Murakami
Benim romanlarımdaki karakterler, çoğunlukla konunun akışı içinde doğal olarak şekillenir. "Böyle bir karakter çıkarayım ortaya" diye önceden karar verdiğim ender örnekleri bir kenara bırakırsam, önceden verdiğim bir karar yoktur. Yazmaya devam ettikçe ortaya çıkan karakterlerin durumlarının ana hatları doğal olarak belirir, sonra bu ana hatlara çeşitli ayrıntılar eklenir. Mıknatısın demiri çekmesi gibi. Bu şekilde bir insan imgesi oluşur. Sonradan düşününce, "Aa, bu ayrıntı şu kişinin şu yanına biraz benziyor olabilir" diye düşündüğüm de olur. Ama en baştan, "Tamam, bu kez şu insanın şu özelliğini kullanayım" diye karar vererek bir karakter oluşturmam. Karakter otomatik olarak gelişir. Diğer bir deyişle, ben o karakterleri oluştururken, beynimdeki dolaplardan bilinçsiz bir şekilde bilgi parçaları çıkarıp alır ve onları birleştiririm.
Bu otomatik işi yapanlara ben "otomatik küçük adamlar" diyorum. Çoğunlukla manüel vitesli araba kullandım. İlk defa otomatik araba kullandığımda, "Bu vites kutusunun içinde kesinlikle küçük adamlar yaşıyor, vites değişimini işbirliğiyle yapıyor olmalılar" diye düşünmüştüm. Bir gün ya o küçük insanlar, "Yeter başkaları için bu kadar çok çalışmaktan yorulduk. Bugün biraz dinlenelim" diye greve gider de araba otoyolda birden durup kalırsa ne yaparım diye korktuğum bile olmuştur.
Bunları anlatınca herkes bana gülüyor, ama "karakter yaratmak" gibi bir iş için içimde yaşayan, bilincinde olmadığım "otomatik küçük adamlar"çalışıyor sanki. Benim yaptığım, onların yaptığı işi özenle ve sabırla sözcüklere dökmek sadece. Elbette bu şekilde yazılan şeyler, olduğu haliyle eserde yer almıyor, günler sonra defalarca yeniden yazınca şekilleri değişiyor. Bu yeniden yazım işi otomatik değil, daha bilinçli ve mantıklı bir şekilde yürüyor. Ancak ilk nüshanın oluşumuyla ilgili olarak, bunun oldukça bilinçsiz bir şekilde yapılan, sezgisel bir iş olduğunu söyleyebilirim. Zaten öyle de olmak durumunda. Öyle ya da böyle, doğal olmayan, cansız bir insan imgesi çıkıyor ortaya. Bu yüzden de ilk aşamada işi "otomatik küçük adamlara" bırakıyorum.
Kaynak: Bu yazı Haruki Murakami'nin Mesleğim Yazarlık adlı deneme kitabının "Nasıl Karakterler Yaratırız?" bölümünden alınmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder