22 Eylül 2020 Salı

Zıplayın ağ belirecektir

Olur bazen, insan kendi gücünü unutur, yaptıklarının yapabileceklerinin teminatı olduğunu hatırlamaz, bilmez, aklından uçuvermiştir bir kez, kendini kör karanlığına hapsettiğinden. Kolayına kaçar, değişim yerine eski, bildik mutsuzluklar içinde debelenir durur. Hepimizin doğasında olan bir insanlık halinden bahsediyorum, bu aralar içine düştüğüm. Dün başladığım İan McEwan imzalı Solar romanında geçen "beni eylemlerimle yargıla" sözü bir anda elimi tuttu. Kendimi eylemsizlikle, korkaklıkla yargılamak yerine geçmiş eylemlerime bakmaya, dahası harekete geçmeye davet etti. İnsan korkarken daha çok işaret arıyor galiba, çıkacağı yolun açık olacağına dair şans atfedeceği izler görmek istiyor. Dün hem yeni ay hem de ekinoks olunca ben de izimi bulduğuma inandım. İnanç bizi değiştiriyor. Zihin olumsuz senaryonun peşine de olumluya da aynı sıkılıkta sarılıyor. İnanç kendini gerçekleştiren kehanet misali bizi hayal ettiğimize ya da korktuğumuza adım adım yaklaştırıyor. 

Ne zaman kendimi sıkışmış ve çaresiz hissetsem sebebinin tek bir stratejiye dayanmak olduğunu fark etmek benim için asla şaşırtıcı değil, artık. Gel gör ki eski alışkanlıklar tepiyor ve kendimi sorunu çözmek, farklı bir bakış açısı geliştirmek yerine istemsizce sabit durumu korumaya ya da olanı biteni kendi çözümüme doğru çekiştirmeye çalışırken buluyorum. Kendimi bu türden bir duruma hapsettiğim her defasında bedenim baş, boyun, omuz ağrılarıyla cevap veriyor bana. Geçen gün yoga çalışması esnasında boyun ağrısının özellikle affetmemekle ilgili olduğunu duyunca affedemediğim şeylere baktım. Orada en çok yapıştığım düşüncenin "ama bana yapılan" olduğunu gördüm. Şimdi tüm bu "ama bana da..." diye başlayan cümleleri bir tarafa bırakmaya, korkacak bir şey olmadığına inanmaya, gidişata güvenmeye niyet ediyorum. Bu kararla rahatladığımı, uzun zamandır tuttuğum nefesi bırakabildiğimi fark ediyorum. Sürece inanmak ve güvenmek insanın göğsünü açıyormuş meğer, hafifletiyormuş. Korkuları bir kenara atınca kişi, önünde duvar gibi yükselen şeylerin yalnızca kendi çoğalttığı düşünceler olduğunu görebiliyormuş. Düşünceleri geride bırakınca yol açılıyormuş, fırsatlar bir bir yaklaşıyormuş. 

Tüm bunları yazdım çünkü bloğa yazmak suya potkal bırakmak gibi. Dolayısıyla bu satırları şimdi ya da ileride ihtiyaç duyan birilerine bırakırken bana kendimi iyimser ve harekete geçmeye hazır hissettiren bir cümleyle veda etmek istiyorum. 
"Zıplayın ağ belirecektir."




                                                                                   


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder