28 Temmuz 2021 Çarşamba

İç dökümleri:1

Herkesin tatil anlayışı kendisine elbette... 
Benimki bazen malak gibi yatmak, kesinlikle ve kesinlikle alarmsız uyanmak, ağır aheste kalkıp bugün ne yapsam diye düşünmek, deniz, şekerleme, deniz, çay ve kahve, deniz yinelemesi şeklinde. Zihnim çok dolu, artık biraz daha fazla su alamayacak dolu bir bardak gibiyim. Bu zihinsel kapasiteyi aşma hâli ara sıra günlük konuşmalara bile yansıyor. Sofrada su servisi yapacağım örneğin. Bardak yerine, bana tabağını uzat diyorum. Dediğim anda fark ediyorum ama evdeki çokbilmişler hemen cevabı yapıştırıyor, alaya alıyor. Bana tez elden bir yavaşlama tatili şart. 
                                                                                        *

İki haftadır çocuk kitabı hariç başladığım/bitirdiğim kitap yok. Ağustos ayı Yeşim Cimcoz'un Yazı Evi'nin geleneksel kitap yazma ayı. Kitap Yazma Ayı, ABD'nde yıllardır kasım ayında süren bir akım. Her gün 1667 kelime, ayda 50 bin kelimelik bir yazı maratonu. Belli bir temanız, konunuz, fikriniz varsa, her gün hedefi tutturduğunuzda, ay sonunda üzerine çalışabileceğiniz bir ilk taslağınız oluşuyor. Vaat bu. Gerçek bireyden bireye değişiyor. Geçen yıl ilk kez 50 bin kelimeyi aştım. Daha çok iç döktüm, hedefe varmaya odaklandım. Roman yazmadığım için aynı kahramanların hikâyesini ilerletmek gibi bir sonuç doğmadı ama katıldığım oyunu bitirdim, kurallara uydum ve son çizgisine vardım. Bu da az bir başarı değil. Bu yıl nasıl geçer, geçecek, hiçbir fikrim yok. İçim bu kadar Ordu ile doluyken, her gün bir anıyı, fotoğrafı yazmak nasıl gelir bana düşüncesi de yoklamıyor değil. Bakalım. 

                                                                                        *

Çocuklar İçin Felsefe Eğitmenliği eğitimine duyduğum ilgiyi kaybettim. İlk modül fikir verdi, birtakım kazanımlar da elde etmişimdir hiç şüphesiz. Bununla beraber ilerletmeyi düşünmüyorum. Yazdığım çocuk öykülerini, felsefi tartışmaya açmanın anahtarını görmek sanırım benim için yeterli. 

                                                                                       *

Bahçecilik işleri bu yıl her zaman olduğundan daha iyi gidiyor. Ürün almaya başladık. Bostan kavun, karpuz dolu. Karpuzlar henüz büyürken çatlıyor ve birer küçük top hâlinin ötesine geçemiyor şimdilik ama içleri tatlandığı için dörde bölüp kabuğunun içinden yemenin de ayrı bir keyfi var. Karavancılıktan sonra yazlıkçılıktan da hevesimizi aldık galiba. Gelecek yazın formülü bakalım ne olacak? 

                                                                                     *

Taşınma sürecini zihnimde başlattım. Yeni eve hiç gitmeyecek oyuncak ve çocuk kıyafeti yığınıyla işe başlamıştım. Dün Çağlar'ın kitaplığını boşaltmaya başladım. Umarım inşaat tahmin edilen sürede biter ve tereyağından kıl çeker gibi biter taşınma ve yerleşme işlemleri. 

                                                                                   *

Çanakkale aşılanma oranlarında ikinci sırada. Bir ara en hızlı vaka artışı görülen il sıralamasında zirveyi gördüğümüz için bu sevindirici bir haber. Yine de genele baktığımızda, aşılanma oranının toplumun 1/4ünde kaldığını görmek hayal kırıklığı uyandırıyor. Okulların bu eylülde tam anlamıyla açılması için en elzem yöntemin, bilimsel akılın kulak ardı edilmesi en hafif tabirle can sıkıcı. Bu akıl tutulması geçer de, aşılanma hız kazanır dilerim. Zira pandemi koşullarında yaşamak ve çalışmak gerçekten sıktı. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder