Bilmek isteyen yola çıkar.
Şefkatli Anne Günlükleri'ni yazmak, ebeveynlik amaçlarımı, önceliklerimi belirlememe, düşüncelerimin ve eylemlerimin farkına varmamı sağlıyordu. Sura Hart alıntıları bitince, sanki ters yönde yürümeye başlamışım gibi bir düşünce gelip çöreklendi içime. Yeniden konu üzerine düşünmek, yazı yoluyla düşüncelerimi tasnif etmek, eylemlerimin farkına varmak istedim. İşbu sebeple www.nonviolentcommunication.com sitesinde ücretsiz yayımlanan haftalık ipuçlarının rehberliğinde yeni bir günlüğe başlıyorum.
İpuçlarının çevirisi bana ait.
Şefkatli Ebeveyn İpuçları:
Çocuğunuzla aranızdaki kalpten işbirliğini ve bağlantıyı arttırmak için aranızdaki iletişim iki yönlü bir sokak gibi olmalıdır.
Gelecek hafta, çocuğunuzla aranızdaki iletişimin akışına dikkat edim. Tek yönlü mü, yoksa çift yönlü mü? Konuşmanın çoğunu siz mi yapıyorsunuz? Çocuğunuzun bazen sizi dinlemediğini dahi fark ediyor musunuz?
Haftanın mindful alıştırması
İletişiminizi daha iyiye dönüştürecek bir desteğe mi ihtiyacınız var?
Bazen içinde bulunduğumuz durumdan kurtulmak için daha büyük bir alet çantasına ihtiyaç duyarız. Böylece gün ne getirirse getirsin, duygularımızla, ihtiyaçlarımızla bağlantıda kalmak için daha donanımlı oluruz. Bunun için Sura Hart ve Victoria Kindle Hodson'un kitaplarından faydalanabilirsiniz.
Ben ne düşünüyorum?
Öncelikle 11. ve 12. haftanın ipucunun aynı olması beni şaşırttı. Hata mı yaptım, iletileri mi karıştırdım diye yeniden e-postalara döndüm, baktım. Bir hata yok. Aynı mesaj iki kere iletilmiş. O halde bu mevzu üzerine yeniden düşünelim.
İpucunda önerilen ikilinin kitaplarından biri Saygılı Anne Baba Saygılı Çocuk dilimize yeni çevrildi. Okumak, akla yatan, aile pratiğimize uyan tavsiyeleri uygulamaya başlamak mümkün. Edebiyat kitaplarından başımı kaldırabilirsem belki ben de okuyabilirim ama işin doğrusu bu tür self help kitaplarının dilini (çoğu zaman) fazla yüzeysel ve yapay buluyor, edinsem dahi biraz okuyup bir kenara bırakıyorum.
Deniz'le nasıl paylaşıyorum?
Hadi dürüst olalım. Aramızdaki iletişimin özellikle tek yöne indiği anlar:
Evden çıkmak üzere hazırlanmak (Dış ses: hadi geç kalacağız.)
Uykuya geçmek (İç ses: hadi ama daha yazı yazacağım, uykusuz kalmak istemiyorum.)
Sorularıma geç yanıt almak (Beklemek yerine soruyu tekrarlıyorum. Düşünüyor, seçim yapıyor olduğu ihtimalini göz ardı ederek soruyu yinelemek sayfa açılmadığı için internet explorer ikonunun üzerine defalarca tıklamak gibi görünüyor ama yapıyorum çünkü beklemekten sıkılıyorum çünkü evle ilgili işleri bir an evvel bitirmek ve kendime zaman ayırmaya başlamak istiyorum.)
Sipariş verirken yavaş davranması (Garsonu bekletmekten rahatsız oluyorum, utanıyorum.)
Bu tür durumlar karşısında onu hızlandırmaya çalışmak, seçimini, tercihini belirlemesine saygı göstermemek, sırf kural koyucu ben olduğum için gücü üzerine kullanmak gibi görünüyor. Bunun farkına varıp beni rahatsız eden yavaşlığın yol açtığı duygusal karmaşayı ve karşılanmayan ihtiyaçlarımı anlattığımda Deniz'den çok olgun dönütler alıyorum. Yine de iletişimi bu yönden ilerletmek bazen beni rahatsız ediyor ve doğal olmayan bir diyaloğun içine düşmüşüz gibi hissediyorum. Şiddetsiz iletişim dili bazen çok yapay geliyor bana, dublaj Türkçesi gibi.
Deniz'in geri bildirimi ne?
Deniz (bilerek ya da yanlışlıkla) eylemlerinin yol açtığı hataları örtbas etmeye, suçu başkasına atmaya çalışmıyor. Eylemlerinin sonuçlarına katlanıyor. Pek çok yetişkin seçimlerinin olağan sonuçlarına katlanmaktan çekinirken, kıvırırken Deniz'in bu dümdüz duruşuyla gurur duyuyorum.
Önyargılı davranır, onu dinlemeden bir varsayımda bulunur, çıkarsama yapar ve ona göre bir tepki verirsem sessiz kalmıyor. Kendini ifade etmeye çalışıyor. Ağlıyor, susuyor, isyan ediyor ama kendini duyuruyor. Her neslin kendi ebeveynleri üzerinde değiştirici, dönüştürücü gücü var. Şimdi dinleme sırası bende.
Sonrasıyla ilgili ne düşünüyorum?
Yukarıda yazdığım itiraflar üzerine düşünmek beni rahatsız ediyor, utandırıyor. Kendimi yeterince iyi bir anne gibi görmüyorum. Bunun farkında olmak bile yeterince iyidir belki. Ve bazen kötü anne olmak da gerekebilir. Tırtıl yavrusu kozanın içinden tek başına çıkar. Civciv yumurtanın kabuğunu saatlerce kendi başına kırar. İyi annenin gölgesi her daim çocuğun üzerindeyken nasıl büyüyebilir?
Kendimi nasıl değerlendiriyorum?
Deniz sınıf başkanlığı seçiminde ikinci tura geçecek oyu alamadığı için üzgündü. Dahası sınıfa yeni gelen bir kızın üçüncü tura kadar çıkması karşısında şaşkındı. Oy kullanırken insanların tercihlerini yalnızca sevgiye, popülariteye göre yapmasını tuhaf buluyordu. İyi bir başkan olacağını düşünüyordu çünkü kendisini adil olarak değerlendiriyordu ve gücü elinde bulundurduğunda arkadaşlarını kayırmayacağından, herkese hakkaniyetli yaklaşacağından emindi. Deniz'e bunu sorgulamayı, kıyaslamayı verebildiysek daha ne isterim!
Eski günlüklere aşağıdaki bağlantılardan ulaşabilirsiniz.
Evden çıkmak üzere hazırlanmak (Dış ses: hadi geç kalacağız.)
Uykuya geçmek (İç ses: hadi ama daha yazı yazacağım, uykusuz kalmak istemiyorum.)
Sorularıma geç yanıt almak (Beklemek yerine soruyu tekrarlıyorum. Düşünüyor, seçim yapıyor olduğu ihtimalini göz ardı ederek soruyu yinelemek sayfa açılmadığı için internet explorer ikonunun üzerine defalarca tıklamak gibi görünüyor ama yapıyorum çünkü beklemekten sıkılıyorum çünkü evle ilgili işleri bir an evvel bitirmek ve kendime zaman ayırmaya başlamak istiyorum.)
Sipariş verirken yavaş davranması (Garsonu bekletmekten rahatsız oluyorum, utanıyorum.)
Bu tür durumlar karşısında onu hızlandırmaya çalışmak, seçimini, tercihini belirlemesine saygı göstermemek, sırf kural koyucu ben olduğum için gücü üzerine kullanmak gibi görünüyor. Bunun farkına varıp beni rahatsız eden yavaşlığın yol açtığı duygusal karmaşayı ve karşılanmayan ihtiyaçlarımı anlattığımda Deniz'den çok olgun dönütler alıyorum. Yine de iletişimi bu yönden ilerletmek bazen beni rahatsız ediyor ve doğal olmayan bir diyaloğun içine düşmüşüz gibi hissediyorum. Şiddetsiz iletişim dili bazen çok yapay geliyor bana, dublaj Türkçesi gibi.
Deniz'in geri bildirimi ne?
Deniz (bilerek ya da yanlışlıkla) eylemlerinin yol açtığı hataları örtbas etmeye, suçu başkasına atmaya çalışmıyor. Eylemlerinin sonuçlarına katlanıyor. Pek çok yetişkin seçimlerinin olağan sonuçlarına katlanmaktan çekinirken, kıvırırken Deniz'in bu dümdüz duruşuyla gurur duyuyorum.
Önyargılı davranır, onu dinlemeden bir varsayımda bulunur, çıkarsama yapar ve ona göre bir tepki verirsem sessiz kalmıyor. Kendini ifade etmeye çalışıyor. Ağlıyor, susuyor, isyan ediyor ama kendini duyuruyor. Her neslin kendi ebeveynleri üzerinde değiştirici, dönüştürücü gücü var. Şimdi dinleme sırası bende.
Sonrasıyla ilgili ne düşünüyorum?
Yukarıda yazdığım itiraflar üzerine düşünmek beni rahatsız ediyor, utandırıyor. Kendimi yeterince iyi bir anne gibi görmüyorum. Bunun farkında olmak bile yeterince iyidir belki. Ve bazen kötü anne olmak da gerekebilir. Tırtıl yavrusu kozanın içinden tek başına çıkar. Civciv yumurtanın kabuğunu saatlerce kendi başına kırar. İyi annenin gölgesi her daim çocuğun üzerindeyken nasıl büyüyebilir?
Kendimi nasıl değerlendiriyorum?
Deniz sınıf başkanlığı seçiminde ikinci tura geçecek oyu alamadığı için üzgündü. Dahası sınıfa yeni gelen bir kızın üçüncü tura kadar çıkması karşısında şaşkındı. Oy kullanırken insanların tercihlerini yalnızca sevgiye, popülariteye göre yapmasını tuhaf buluyordu. İyi bir başkan olacağını düşünüyordu çünkü kendisini adil olarak değerlendiriyordu ve gücü elinde bulundurduğunda arkadaşlarını kayırmayacağından, herkese hakkaniyetli yaklaşacağından emindi. Deniz'e bunu sorgulamayı, kıyaslamayı verebildiysek daha ne isterim!
Eski günlüklere aşağıdaki bağlantılardan ulaşabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder