Bugün bir değişiklik yaptım ve yazma işini erteledim.
Uykuda geçirdiğim saatlerde büyük bir aydınlanma yaşamadım, ilginç bir rüya görmedim, aynı sabah rutinini satırlara aktarmak istemedim. Dün gece de dizi izlemek dışında bir şey yapmamıştım. Ve evet yataktan zor kalkıyordum. Uyumak zordu. Bla bla...
Bugün güne değişik başlayacağım arkadaş, dedim. Cumartesi sabahı. Kırk yılda bir evdesin. Keyfini çıkar, dedim. Bir tatil sabahını keyifli kılan nedir?
İlk sırada deliksiz, uzun bir uykudan kendiliğinden ve dinlenmiş olarak uyanmak gelir bence. İkincisi aileyle güzel bir kahvaltı. Z raporu, samimice: uykum bölündü, illaki, koridorda bir aşağı bir yukarı depar atan bir kedi, kahvaltı yapmayı sevmeyen bir evlat. Sonuç: kediyi saldım, kahvaltıyı yaptım. Kızım ayak üstü birkaç dilim salatalık yedi. Dün annemin katladığı çamaşırları yerli yerine kaldırdı. Sürahi leri doldurdu. Çöp kovalarının kirli poşetlerini aldı, ağzını bağladı, temizlediniz yerleştirdi. Babasının iş yerine gitti. Orada zaman geçirmeyi seviyor.
Ben de çok temiz olmayan ama derli toplu duran salonla bakıştım. Kendime "Ben bugün ne yapmak istiyorum, neye ihtiyacım var?" diye sordum. İyi de oldu. Duyasım gelmiş. Böylece kendimi dizilerle uyuşturmadan, sosyal medya selinde sürüklenmeden hoşça zaman geçirmek için harekete geçtim. Yardıma ihtiyaç duyduğunuzda kolayca isteyebilir misiniz? Yoksa her şeyi kendim hallederimcilerden misiniz? Ben çok net ikinci gruptanım. Hayatın zorlu evrelerinde genellikle yardımsız o evreyi atlatmaya çalışan, belki de bu yüzden yıllarca gevşemeye fırsat bulamayan bir ben var, benim önümde. Bir git, dedim sabah ona. Telefona sarıldım.
Bugün bir değişiklik yaptım ve yardım istedim.
İki arkadaşımı aradım. Birinin evi de yakın. Davet ettim. Yalnızca sohbet etmek için. Üç evladı olmasına, oruç tutmasına ve akşam iftara misafir davet etmesine karşın (son iki koşulu bilmiyordum) kısa sürede atladı, geldi. O gelmeden diğer arkadaşımı da aramıştım. O da geldi. Önce ikimiz, sonra üçümüz, daha sonra ikimiz oturduk. İkinci arkadaşım mutfağı da toparladı, süpürdü. Hem sosyalleşsin, hem desteklendim. Daha ne olsun. Yarım gün böyle geçti. Sonra arkadaşımın getirdiği söğüş dalakla sandviç yaptım. Bitki çayı içtim. Evin içinde yürüdüm. Dizi izledim. Halit Ergenç'in oynadığı Netflix dizisi: Adsız Aşıklar. Hiç fena değil. Tam seyirlik. Yormuyor, üzmüyor, iç karartmıyor. Bundan iyisi Şam'da kayısı. Bu atasözünü doğru kullandığımdan hiç emin değilim ya neyse.
Annem bamya pişirmiş. Ameliyat sonrası bağırsak aktivitem yavaşladı her nedense. Bu yüzden kuru kayısı almış. Doktor tembihlemişti. Ikınmak, zorlanmak yok. Bağırsak mevzularına da girdim ya burada, inanamıyorum. Edebiyattan, masaldan, ebeveynlikten nerelere geldik! Bugün de böyle olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder