20 Aralık 2020 Pazar

Şefkatli Ebeveyn Günlükleri: 32

  Bilmek isteyen yola çıkar. 

Şefkatli Anne Günlükleri'ni yazmak, ebeveynlik amaçlarımı, önceliklerimi belirlememe, düşüncelerimin ve eylemlerimin farkına varmamı sağlıyordu. Sura Hart alıntıları bitince, sanki ters yönde yürümeye başlamışım gibi bir düşünce gelip çöreklendi içime. Yeniden konu üzerine düşünmek, yazı yoluyla düşüncelerimi tasnif etmek, eylemlerimin farkına varmak istedim. İşbu sebeple www.nonviolentcommunication.com sitesinde ücretsiz yayımlanan haftalık ipuçlarının rehberliğinde yeni bir günlüğe başlıyorum.
İpuçlarının çevirisi bana ait.

Şefkatli Ebeveyn İpuçları
Çocuğunuza (ya da bir başkasına) talepte bulunduğunuz zaman, aktif ya da pasif bir çeşit direnç görebilirsiniz. 
Hepimiz için hayatta kendi seçimlerimiz yapmanın, bir başkasına boyun eğmemenin ne kadar önemli olduğunu fark ettiğimizde bu çok mantıklıdır. 
Çocuğunuzun neden uyumsuz olduğunu merak ediyorsanız, bir talepte mi bulundunuz ya da o bunu bir talep olarak mı görüyor kontrol edin. Kendinize sorabilirsiniz: Benim iyiliğime katkıda bulunmaya istekli mi yoksa benden korktuğu için mi söz dinliyor? 

Ben ne düşünüyorum? 
Pandemide dokuzuncu ay bitti. Tek kelimeyle yorgunum. Anneler, babalar, çocuklar hepimiz dışarıdaki sosyalleşme, rahatlama alanlarımızı yitirdik. Çocukların durumu bize göre çok daha zor. Yaz ayları hariç sokağa çıkmaları kısmen ya da tamamen yasaktı. Şimdi de sürüyor. "Aman yakamdan düşsün de" diyerek telefon, tableti ellerine tutuşturmadığım için benim ilgime çok daha fazla ihtiyaç duyuyor. Ve fakat ev içi ve ev dışı sorumluluklarım aynı. Hatta yaz aylarından beri artan iş yükü ve bulaş riskiyle burun buruna çalışmanın yol açtığı bedensel ve zihinsel yorgunluk, belirsiz ekonomi, artan giderler, kaygı hep bir teyakkuz halinde yaşamama yol açtığını söyleyebilirim. Bu ruh hâlinde bazen sırf yalnız kalmak için çocuğa şunu yap, bunu yap diye buyurabiliyor insan. Biraz kafa dinlemek, rahatlamak, kendi zevk aldığın şeyleri yapabilmek için... 

Deniz'le nasıl paylaşıyorum? 
Bazen kendime ait zaman yaratabilmek için ya da onun oyun oynama isteğini kendi içimde taşımadığım için, onu meşgul tutmak için ya da artık ötelenemez olduğu için onu ödev yapmaya, banyo yapmaya ya da odasını toplamaya yolladığımda bazen direnç gösteriyor. Bu direnç, en çok yalnız kalmaya ya da sevdiğim bir işle meşgul olmaya ihtiyaç duyduğumda beni rahatsız ediyor. Bunu fark etmek, önceliğimin onun ne yapacağına karar vermek değil, benim neye ihtiyaç duyduğumu söylemenin çok daha iyi bir strateji olduğunu kavramama yol açtı. 
Bir saat yalnız kalmaya ihtiyacım var, yazı yazacağım ya da sevdiğim bir programı izleyeceğim diyerek odama çekilmek ve kapımı kapatmak, Deniz için yeterince net ve anlaşılır. 

Deniz'in geri bildirimi ne? 
Ona ne yapacağını buyurduğumda itiraz ettiği, benden çekindiği için gönülsüzce ve özensiz yaptığı zamanlar oldu. Doğrudan kendi ihtiyacım için ricada bulunduğum zamanlar da sorun çıktığını hatırlamıyorum. Hepimizin içinde mevcut olan bir başkasına katkıda bulunma ihtiyacı korkudan ya da mecburiyetten çok daha güçlü sanırım. Kapımı kapatmış çalışıyorken ya da başka bir şeyle meşgulsem muhakkak kapıyı çaldığını, "Bir şey söyleyebilir miyim?" diye izin istediğini görmek sağlıklı sınırlar çizmeyi öğrendiğimizi düşündürtüyor, onunla gurur duyuyorum.

Sonrasıyla ilgili ne düşünüyorum? 
Oksijen maskesini önce kendime takmaya devam! Kendimi rahatlamış hissetmezsem, onunla geçireceğim zamanların tadı tuzu kalmayacak çünkü. İçten gelen hevesle, gönüllülükle yapılan aile içi etkinlikleri çok daha keyifli hem de. Hele şimdi yeni yıla sayılı haftalar kalmışken, yapılacak nice yaratıcı el işi varken. 

Kendimi nasıl değerlendiriyorum? 
Pandemide onuncu ayın içinde girerken çok şükür ne hastalandık ne de delirdik. Belli rutinleri sürdürmeyi, şartlar değiştikçe yenilerini belirlemeyi, dışarı çıkabildiğimiz (şu an haftada bir iki saatten ibaret) sınırlı zamanı güzel ve beklenesi kılmayı becerebildik. Eh öyleyse kocaman bir aferini ve alkışı hak etmişiz. 

Eski günlüklere buradan ulaşabilirsiniz





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder